Tutsak | Bölüm 1

Sabaha karşı bir kapı sesiyle uyandı ve tek başına yattığı çift kişilik yatağından kalkıp yarı uykulu bir şekilde üzerine bir şeyler giydi.
Uzun zamandır gelmesini umduğu biri vardı. Aslında salaklık ettiğini düşünmüyor değildi fakat her zaman aklıyla hareket edebilecek kadar güçlü olamıyordu. Odasından çıktı ve sağa dönüp lavaboyu geçtikten sonra ahşap merdivenleri,kimi basamakların gıcırtısı eşliğinde ağır ağır indi. Eli metal kapı kolunun verdiği soğuklukla titremişti. Kapıyı çalanın kim olduğunu sorması kapıyı açarken aklına gelmişti ve artık bu soru yersizdi;Kapı aralandığında hayal kırıklığına uğramış gibi bir yüz ifadesi vardı.

Islanmış montunun içinde soğuktan titreyen bir adam duruyordu kapının önünde. Gelen postacıydı. Askılı çantasının fermuarını açtı ve bir kaç zarfı eliyle karıştırdıktan sonra içlerinden birini eline aldı ve uzattı titreyen elleriyle.
"Bu size dedektif."
Dedektif sözcüğünü duyunca bir an afalladı. Uzun zamandır kimse ona böyle hitap etmemişti. Kısa bir süre sonra kendine geldi , postacının uzattığı mektubu aldı ve ekledi.
"Teşekkürler bayım."
Konuşurken adamın gözlerine bakıyordu;
Gözlerinde, yaptığı işe karşı duyduğu isteksizliğin yanında bunu yapmasını zorunlu kılan hayatın getirdiği bir yorgunluk vardı.
Mektubu teslim ettikten sonra postacı hızlı adımlarla arabasına doğru ilerledi ve arabasına binip oradan uzaklaştı...

Mektubu açmadan önce odasına geri döndü ve mektubun kimden gönderildiğine bile bakmadan yatağına doğru savurdu mektubu.
Daha sonra kendisi de yatağa girip sırtını yatak başlığına yaslayıp yorganı kendine doğru iyice çektikten sonra mektubu eline aldı.

Mektup Bayan Mina'dan gelmişti.
Onu tanıyordu. Çünkü birkaç sene önce dedektiflik mesleğinde adını yeni yeni duyurduğu dönemlerde kendisi bu varlıklı ama bu varlığıyla övünmeyecek kadar mütevazi ve kibar bir kadından yardım teklifi almıştı.

Bir hırsızlık olayıydı bu, hırsız öylesine akıllıydı ki Bayan Mina'nın zaaflarından yararlanmış ve onunla yakınlık kurmuştu. Bu zaaf ise kemandı. Bayan Mina tam anlamıyla bir keman aşığıydı. Keman dersleri almasına rağmen keman çalmakta pek başarılı olamamıştı fakat bu onun keman aşkını azaltmamıştı. Her gece yatarken klasik müzik dinler, kimi özel günlerde evine orkestra bile çağırırdı. İşte hırsız da onun bu aşkını fark ettiğinde bir süre keman çalmak için çabalamış ve başarmıştı. Sonra ise Bayan Mina'nın kafa dinlemek ve rahatlamak için yaptığı yürüyüşleri takip etmişti. Her pazar günü sabah saat on'da evinden çıkıyor, yıllardır hep aynı yerden alışveriş yaptığı yakın bir dostunun pastanesine uğrayıp onunla biraz sohbet ediyor ve sonra sahil yolundan geri geliyordu. Hırsız ise dönüş yolundaki bir bankta her pazar onu bekliyor, onu gördüğü anda keman çalmaya başlıyordu. Bir kaç hafta sonra Bayan Mina ile arkadaş olmuş ve arada sırada onun evine çağırılmıştı. Eve gittiği günlerde ise evi aklına kazıyor,plan yapıyordu. Bir gün evdeki uşaklar yüzünden pek fazla şey çalamayacağını anladığında bir kaç hafta önce gözüne kestirdiği yakut bir kolyeyi çalmıştı. Bayan Mina için maddi açıdan değersiz olsa da manevi açıdan paha biçilemez bir kolyeydi bu.  Polislerin bu işi beceremeyeceğini anlayınca kendisine arkadaşının tavsiyesiyle bir dedektif tuttu ve dedektif olayı kısa sürede çözdü. Yıllar sonra bu dedektiften tekrar yardım isteyeceğini bilmiyordu...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mini Belgesel | Karıncalar

Yükseliş | Önizleme

Solmuş Serenat