Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Canavar | Önizleme

Resim
Son zamanlarda hayatı iyice içine kapanık bir hâl almaya başlamıştı. Geçmişin pençesinden kurtulmak için kendine yepyeni bir sayfa açmaya karar vermiş,yaşadığı yeri değiştirmiş, tüm mal varlığını bir kenarda bırakmış, geriye bir tek unutamadığı anıları kalmıştı. Taşındığı şehir pek kalabalık değildi. Kendisi, şehrin merkezine yakın bir taşra kasabasında kalıyordu. Geçimini oradaki yerli insanların işlerine yardım ederek sağlıyordu. Görünürde durumu iyiydi. Ama içinde bir türlü durduramadığı bir fırtına vardı... Sıkıcı geçen bir günün ardından evinin yolunu tuttu. Patika yola girmeden önce yolun kenarındaki bir bakkalın önündeki gazeteler dikkatini çekti. İçlerinde en popüler olanlarından bir tanesini satın aldı. Gazeteyi ikiye katladı ve patika yola sapıp evine gitti. Evin ahşap kapısının önüne geldiğinde pantolonunun sol cebine elini attı ve şöyle bir yokladıktan sonra cebinden evin anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı. Kapı aralandığında içeri doğru giren güneş rastgele bir noktayı

Defterimden Eskizler | 8

Resim
Hayatı boyunca bu kadar zor bir ikilemde kalmamıştı. Bir bedene sıkışmış iki farklı insandan hangisinin gerçek olduğunu bir türlü ayırt edemiyordu. "İyi" ve "kötü" kavramlarının arasındaki bu derin uçurumda düşmeden önceki son saniyelerini yaşıyor gibi hissediyordu. Korkuyordu. Yakında kendi kendine çelişip de o iki farklı insanı seven iki farklı kişiliğe bölünmesi düşüncesi onu korkutuyordu. Karşısındaki kişiyi öyle savurup başından da atamazdı. Böyle yapabileceği biri değildi o. Hayatın böyle zalimce bir eşleşme yapabileceğini nereden bilebilirdi ki. O zamanlar bedeni olmayan masum bir ruhtu ne de olsa. Eğer bir seçim şansı sunsalardı, böyle bir hata yapmayacağından adı kadar emindi. Bunu hata olarak görüyordu çünkü zayıf bir insanın omuzlarına taşıyamayacağı bir yük bindirmenin mantıklı bir tarafını bulamıyordu...

Solmuş Serenat

Resim
Dalgın bir şekilde pencereden, dışarıda batmakta olan güneşi ve bu aydınlık şehrin yerini yavaş yavaş zifiri bir karanlığa bırakmasını seyrediyordum, o, kapıdan içeriye girip de bütün dikkatimi kendi üzerine çekene kadar. Uzun zamandır hissetmediğim bir duygu,onu gördüğümde beliriverdi kalbimin tozlu kalmış bir yerlerinde. Yüzüne dikkatle baktığımda, kendimi kötü hissettiğim gecelerde kafamı kaldırıp baktığım anda bana umut veren ay gibi, teni, gözleri, yalnız o güzel gözlerinin altındaki karanlık kalmış tarafı hariç her yeri ışıldıyordu. Güldüğü zaman oluşan ve o ciddi ifadelerle kaplı suratının yerini alan samimi bir yüz ifadesi uçarken kanatlarını saklamaya çalışan bir melek gibi tüm saflığını ele veriyordu. Ufak ve kusursuz burnuyla aldığı derin nefesi kelimelere dökerken ağzından çıkardığı her ses sanki bir bestenin notalarını oluşturuyordu ve onu konuşurken dinlemek bir opera salonunda en sevdiğim sanatçının en sevdiğim eserini gözlerimi kapatıp dinlemek gibiydi yani huzur veri

Yükseliş | Önizleme

Resim
Tek bir kelime etmeden geveledi anlamsız sözcükleri ardı ardına sıralayarak. Konuşmayı pek beceremezdi, bu sebepten olacak ki kimseye izah edemezdi bu durumunu. En özensiz hazırlanmış bir cevabı bile hak etmeyecek insanlara karşı oldukça sabırlı davranıyor, onlara karşı içindeki tüm iyi niyetini kullanarak bir izah girişiminde bulunuyordu. Fakat sarf ettiği onca kelimeye karşılık aldığı tek şey karşısındaki kişilerin ona bakan boş boş suratları, kimi zaman ise bu boş suratlardan çıkan, üzerinde düşünülmeden kurulmuş birkaç cümleden ibaret oluyordu. Umursamamazlık edip hayatına devam edemiyordu. İçinde bir yerlerde insanların değişebileceğine dair filizlenen güçlü bir inanç yatıyordu. Ama onları değiştirmenin yolunun konuşmak değil, bir şeyleri göstererek fark etmelerini sağlamak olduğunu biraz zaman da alsa anlamaya başlamıştı...

Defterimden Eskizler | 7

Resim
Yaşadığı hayata karşı daha ne kadar ayakta durabileceğini bilmiyordu. Uğraşıyordu. Sürekli bir şeyler yapma çabasına girişiyor, her seferinde tekrardan pes etmenin eşiğine geleceğini bilse de zamanını bir şekilde harcıyordu. Eğer bunları da yapmazsa elinde adeta bir karadelik gibi olan hayatının kaçınılmaz gidişatını düşünmek için bolca zamandan başka bir şeyi olmayacaktı. Kimi zaman ölmek istiyordu. Her seferinde bu anlık isteğin ardından garip bir pişmanlık geliyordu. Tanrısına karşı samimiyetsiz bir af dileme girişiminden sonra bir süre daha kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış birisi gibi içindeki öfkeyi ve umursamazlığı açığa çıkarıyor daha sonra iradesini eline alabildiğinde sakinleşip olanları düşünüyordu. Ne yazık ki düşüncelerinde hiçbir değişiklik olmuyordu. Aslında düşünemediğini düşünüyordu ve bu düşünebildiği tek mantıklı şey oluyordu...

Tutsak | Bölüm 2

Ellerinin arasında duran krem renk zarfı yavaşça açtı ve içindeki kağıdı alıp , boş zarfı elinden bıraktı. Katlanmış kağıdı açtı ve ona gelen bu özel mektubu okumaya başladı. "Sevgili Agâh Bey, Biliyorum, uzun bir zamandan beri yaşadığınız olaylar sebebiyle dedektiflik mesleğinize devam etmiyorsunuz. Bu konuda haklılığınız hakkında hiçbir şüphem olmadığını bilmenizi isterim. Eğer çok zor bir durum içinde olmasaydım, sizi anlamsız dertlerimle yormazdım. Ama burada anlatamayacağım kadar vahim bir olay söz konusu. Bu yüzden sizden bir dedektif olarak değil, bir arkadaş olarak yardımınızı istiyorum. Müsait olduğunuz en yakın zamanda gelmeniz beni çok mutlu edecektir.                                           Mina B.    "      Mektubu okuyunca yüzünde yarı üzgün yarı mutlu bir ifade vardı. Dudakları her an ağlamaya hazır bir insanınki gibi büzülmüştü. Bir süre önündeki boş duvara dalgın dalgın baktı. Daha sonra hızlıca toparlandı ve aracına binip yola koyuldu...         

Tutsak | Bölüm 1

Sabaha karşı bir kapı sesiyle uyandı ve tek başına yattığı çift kişilik yatağından kalkıp yarı uykulu bir şekilde üzerine bir şeyler giydi. Uzun zamandır gelmesini umduğu biri vardı. Aslında salaklık ettiğini düşünmüyor değildi fakat her zaman aklıyla hareket edebilecek kadar güçlü olamıyordu. Odasından çıktı ve sağa dönüp lavaboyu geçtikten sonra ahşap merdivenleri,kimi basamakların gıcırtısı eşliğinde ağır ağır indi. Eli metal kapı kolunun verdiği soğuklukla titremişti. Kapıyı çalanın kim olduğunu sorması kapıyı açarken aklına gelmişti ve artık bu soru yersizdi;Kapı aralandığında hayal kırıklığına uğramış gibi bir yüz ifadesi vardı. Islanmış montunun içinde soğuktan titreyen bir adam duruyordu kapının önünde. Gelen postacıydı. Askılı çantasının fermuarını açtı ve bir kaç zarfı eliyle karıştırdıktan sonra içlerinden birini eline aldı ve uzattı titreyen elleriyle. "Bu size dedektif." Dedektif sözcüğünü duyunca bir an afalladı. Uzun zamandır kimse ona böyle hitap etmemişt