Kayıtlar

Defterimden Eskizler|6

Yağmurun ıslattığı yolların en tenhalarında bir başıma yürürken,zihnimin en ücra köşesinde dahi bir hatıra varolduğunun farkına varıp daha ne kadar derine gidebiliceğimi öğrenmek uğruna gözlerimi kapatıp odaklandım ve en sonunda yine bir hiç olduğumu anladığımda yüzümde hissettiğim gözyaşlarımın yağmura karışıp görünen tüm duygularımın yok olmasıyla karşıdan rasgele gelecek bir insanın yüzüme baktığında üzüntümü anlayamayacak olması acıma acı katarken,bu boş sokakların,aniden ayağıma takılıp düşmeme neden olan taşı farkedince aslında dolu olduğunu görmemle birlikte tüm duygusallığımı kenara bırakıp yaşadığımız bu saçma hayata karşı bir öfke kusmamın ardından gözlerimi tekrar açtım ve zihnimde her ne varsa bana faydası olmadığını anlayıp,üzerime dikilmiş onlarca gözü görmezden gelerek döküntü evime gittim ve kanepeye uzanıp gözlerimi tekrar kapattım.

Defterimden Eskizler|5

Binaların arasından geçen soğuk ve sert rüzgar yüzüne çarparken, kısılmış gözlerinin tek gördüğü karanlık , bomboş bir sokaktı. Çatlaklarla dolu elleri, iki bacağının arasına sıkışmış, ısınmaya çalışıyordu. Üstünde eskimiş,haki renk uzun bir palto vardı. Paltonun kimi kısımları yırtılmış, kimi kısımları kirlenmişti fakat bunu dert edecek durumda değildi. Bir süre oturduktan sonra ayağa kalktı ve yol boyunca ilerlemeye başladı. Uzun pantolon paçaları arada bir ayağına takılıyor, aksayan sağ bacağı ise onu iyice yavaşlatıyordu. Arada bir önüne bakıyor sonra tekrar kafasını eğip yoluna devam ediyordu. Sokağın bitiminde yol ikiye ayrılıyordu. Uzun siyah sakallarını kaşırken bir sağa bir sola baktı. Sonra sola döndü ve yoluna tekrar devam etti. Bir kaç metrede bir gölgesi önüne düşüyor sonra kayboluyordu. O ise dalgın bir şekilde bunu izliyordu. Sokağı henüz yarılamıştı ki bir şeye çarpmamak için önüne baktığı sırada ilerideki , yanmayan bir sokak lambasının altında kaldırımda yatan bi

Defterimden Eskizler|4

Bir adım attı usulca. Soğuk beton, çıplak ayaklarını üşütüyordu. Geri dönüp sıcak evine girmeyi reddetti ve tereddütsüz bir adım daha attı. Kurumaya yüz tutmuş bir kiraz ağacının düşen son yaprağının hışırtısını işitti ayağının altında. Dışarıyı seyretmeye başladı. Güneş ufka doğru yol alıyordu. Kızıla bürünmüş göğün içindeki tozpembe bulutlar yüzünde bir tebessüm oluşturdu. Bir süre sonra bir ses duydu. Arkasını döndüğünde biraz önce altını kıstığı çayın üzerinden yükselen buharları gördü. Geri dönmeden önce son kez baktı dışarıya...

Defterimden Eskizler|3

Günün son dakikalarıydı. O, dakikaları değil saniyeleri sayıyor,hatta elinde olsa saliseleride sayacaktı. Onun için bu gün uyanıp birkaç saniye sonra hatırlayamayacağını düşündüğü ama hayatın herhangi bir noktasında aklına gelebilecek bir kabustu. Bir gün hatırlayacaktı, bunu biliyordu. Ne kadar unutmak isterse aklı ona o kadar çok ihanet edecek en sonunda ise aklını kaybedecekti. İnsanlar onu deli sanacaktı. Halbuki o delireceğini ve bunun ona sadece zarar getireceğini bile bilecek kadar akıllıydı. Tek sorun aklının kontrolünü yavaş yavaş kaybediyor olmasıydı. Odanın içinde uzun süre volta attı. Gözleri uykusuzluktan kızarmıştı. Uyumak istiyor fakat gözlerini her kapattığında iradesini kaybediyordu. Bir süre sonra yoruldu ve tekli koltuğuna oturdu. Hep aynı yere otururdu. Oraya başkası oturduğu zamanlarda onlardan kalkmasını rica eder kimi zaman ise bunun kaba olacağını düşünüp ayakta dururdu. Önündeki masayı kendine doğru çekti ve oturuşunu biraz düzeltip masanın üzerindekilerle oyal

Defterimden Eskizler|2

Özenilmeden dizilmiş kaldırım taşlarının arasından sızmaya başlamış yağmur damlalarının yola meyillenip, ıslanmış ziftin, gökte bulutların arasına sıkışmış ay'ın ışıltısıyla geceleyin harika bir görüntü oluşturması , o gece bir yere varma amacı içinde olmadan başlayan yürüyüşümü güzel bir hale dönüştüren küçük bir detaydı. Bir başka detay ise alçak çukurlara birikmiş, hala da dolmaya devam eden su birikintileriydi. Botlarımı giymemin verdiği güvenle hiç tereddüt etmeden o su birikintisinin tam ortasına sağlam bir adım atıyor etrafa saçılan suları seyrediyor sonra da tatlı bir kahkaha patlatıyordum...

Defterimden Eskizler|1

Zihninin, etrafındaki dünyaya belki bir süreliğine belki sonsuza kadar çektiği taş duvarların arasında ne düşünüyordu bilmiyorum ama suratındaki ifade korkunun ve pişmanlığın eline düştüğünün bir tanığıydı. Yağmurun ıslattığı saçları tel tel yüzüne düşerken burnunu kıvırırcasına bir hareketle muhtemel kaşıntısından kurtulmaya  çalıştığı bariz belli oluyordu. Ama tenezzül edip ellerini, üstüne oturduğu ıslak taş betondan kaldırmıyordu. Ayaklarını uzattığı yerde çimler, ara ara da ayrık otları boy gösteriyordu. Yaklaşık bir metre sağında evin bahçesi ile sokağın arasına girmiş demir çitler yer alıyordu. Üzerindeki yeşil boya kalkmaya başlamış, açık kalan kısımları paslanmıştı. Giriş kapısı alçaktı. Normal bir insan bile eğilmeden geçemezdi...